Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu K.Kapak - Stefan Zweig Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme aldı. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun “gönderen”inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: “Sana, beni asla tanımamış olan sana”. Kadın büyük tutkusunu hep bir “bilinmeyen” olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde “taraflar” değil, sadece tek bir “taraf” vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda “mutlak aşk” kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal! Alman dili ve edebiyatının en ünlü yazarlarından biri olan ve 1881 yılında varlıklı Musevi bir ailenin oğlu olarak o zamanlar Avusturya - Macaristan İmparatorluğu'nun başkenti Viyana'da dünyaya gelen Stefan Zweig, bir biyografi ustası olarak biliniyor. Stefan Zweig henüz 23 yaşındayken Viyana ve Berlin'de felsefe doktorasını tamamlayarak dünyayı gezmeye başlıyor. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte Avrupa'dan uzaklaşmak isteyen yazar, yerleştiği Brezilya'da ünlü kitabı Satranç ile Fransız düşünür Montaigne'den etkilenerek yazdığı Dünün Dünyası - Avrupa Anıları adlı eserlerini kaleme alıyor. Avrupa'nın geleceği hakkında büyük endişeler duymaya başlayan Zweig, yaşadığı hayal kırıklığı ve Hitler'in başarılı olarak tüm Avrupa'yı faşist bir yöntemle ele geçireceği düşüncesi ile 1942 yılında Rio de Janerio'da karısıyla beraber uyku hapı içerek hayatına son veriyor. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabı, aslında uzun bir mektuptan oluşuyor. Bu duygu yüklü hikayede adı bilinmeyen bir kadın, çocukluk yıllarından beri karşı daireye yerleşen komşusu için yaşadığı aşkı uzun bir mektupla anlatıyor. Mektup zengin ve tanınmış bir yazar olan R.'ye kırk birinci doğum gününde başka mektuplarla birlikte ulaşıyor. Üzerinde gönderenin adının olmadığı ve sadece kendi adının yazılı olduğu mektup R.'nin ilgisini çekiyor ve okumaya başlıyor. Ana karakter 13 yaşından beri büyük bir aşkla sevdiği R.'ye veda etmek için bu uzun mektubu kaleme aldığını anlatıyor. Kadın mektuba ilk gençlik döneminde R. ile karşılaşması ile başlıyor. Artık dünya edebiyatında bir kült haline gelmiş olan "Sana, beni asla tanımamış olan sana..." cümlesinden sonra kadın, tek çocuğunu kaybettiği gece mektubu kaleme aldığını söylüyor. Tüm yaşadıklarını anlattıktan sonra R.'ye veda etmesi gerektiğini yazıyor. Hala aynı evde oturan R. ise ne yazıkki karşı evde oturan küçük kızı hayal meyal hatırlayabiliyor. Mektup yavaş yavaş ilerlerken aslında pek çok kez adı bilinmeyen kadın R. ile karşılaşıyor ancak R. hiçbir zaman onun kim olduğunu anlayamıyor. Kadın ise ona her karşılaşmasında verdiği tek bir beyaz gülden esinlenerek R.'ye her doğum gününde beyaz güllerden oluşan bir demet gönderiyor. Ancak bu mektupla birlikte o gün gelen güller de sona eriyor. Tutkunun ve tamamen karşılıksız olarak yaşanan bu büyük platonik aşkın ardı ardına dizilmiş muhteşem kelimelerle anlatıldığı kitap, yine başladığı gibi unutulmaz bir sonla noktalanıyor. Saplantı haline dönüşen bir aşkın sözlere döküldüğü bu eser okuyucuda derin izler bırakıyor. Aşka atfedilen önemi her satırında hissettiren kitap, fedakar bir kadının yıllar boyunca yaşadığı acıyı okura adeta yaşatıyor. Yazarın kadının psikolojisini son derece iyi tahlil ederek yansıtması da bu kitabı klasikler arasında farklı bir noktaya yerleştiriyor. Derin bir okumada Freudyen yaklaşımın görülebileceği Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu yazarın yaşadığı döneme ışık tutması ile de dikkat çekiyor. Dünya klasiklerini takip eden okurseverlerin keyifle okuyacakları bu duygusal ve akıcı roman kısa ama dokunaklı bir hikaye anlatıyor. Kitap 1948 yılında başarılı bir şekilde romantik ve dramatik öğelerin ağırlıkta olduğu bir filme de uyarlanıyor. Daha sonraları İspanya'dan Moğolistan'a kadar farklı ülkelerde de sinemaya uyarlanıyor. Alman edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Stefan Zweig'in tutku dolu kitabı Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ilk kez 1922 yılında yayımlanıyor. İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan kitabın bu baskısı ise 2016 yılında yayınlanıyor. Karton kapaklı, ciltsiz kitap 68 sayfadan oluşuyor. Kitabın Almanca aslından çevirisi ise usta isim Ahmet Cemal tarafından kaleme alınmış bulunuyor.
Dönem içi en ucuz fiyat: 1 Temmuz 2022 tarihinde 7
Dönem içi en pahalı fiyat: 23 Mart 2024 tarihinde 40.6
Fiyat Arşivi internetteki fiyatları toplayıp önünüze getirir. Çeşitli satıcılardaki fiyat geçmişlerini görüp en ucuz fiyatları bulmanızı sağlar. Sitede herhangi bir ürün satışı yapılmamaktadır. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz içiniletisim@fiyatarsivi.com