Erik Ağacı - Ellen Marie WisemanErik Ağacı - Ellen Marie Wiseman Köklerin neredeyse orada çiçek açarsın… Büyükannemin söylediği en güzel sözdü bu. Çünkü kökün ne kadar güçlü olursa vereceğin meyve de o kadar güzel olur. Ancak benim meyve verecek dallarımı daha on yedi yaşındayken kırdılar. Dün ile bugün arasında öyle çok fark var ki… Isaac ile erik ağaçlarının arasında koşturup, birlikte büyüdüğümüz küçük Alman köyüne rüzgârlı tepeden baktığımız günler çok mu geride kaldı şimdi? 1938 yılının sonbaharı, neden savaşı beraberinde getirdi ki? Sürekli kulağımda yankılanan bomba ve siren seslerini kim silecek? Ailem ve ben sığınağa tam vaktinde gidebilecek miyiz düşüncesinden ne zaman kurtulacağım peki? Neyi özlüyorum biliyor musunuz? Isaac ile birlikte yumuşacık ekmek üzerine sürüp yediğimiz erik reçelinin tadını. O erik reçeli benim çocukluğum, hayallerim ve umutlarımdı. Ah Isaac… İnançlarımız yüzünden bu savaş bizi ayırsa da kalbimdeki seni nasıl alacaklar? Ben, Christine Bölz, her neredeysen orada senin yanındayım. Seni seviyorum, sevgilim ve senden hiç vazgeçmeyeceğim. Hem aşk için kimler neleri feda etmedi ki… Ardımda Kalanlar ile gönülleri fetheden Ellen Marie Wiseman, bu kez Erik Ağacı ile okuyucularıyla buluşuyor. Annesinin hayatına dayanan hikâye cesareti, kurtuluşu, kalp kırıklıklarını ve aşkla uyanan umudu müthiş bir gerçeklikle anlatıyor. <br><br>Erik Ağacı hüzünlü, sarsıcı, gerçekçi ve bir o kadar da etkileyici olan hikâyesi ile okuyucuların karşısına çıkıyor. “1938 yılı neden savaşı beraberinde getirdi ki?” sorusu, hem ana karakter Christine’in hem de onunla birlikte aynı deneyimi yaşayan bizlerin zihninde yankılanıyor. Savaş ortamının kasvetli havasına, bomba ve siren sesleri ile çevrili bir Almanya imgesine ve hayatta kalma mücadelesine dair son derece yalın bir anlatım sunan Erik Ağacı kitabı, “Böyle bir ortamda insan kim bilir neler düşünür ya da neler yapar?” sorusuna adeta yanıt veriyor. Tüm bunlara ek olarak, yazar Ellen Marie Wiseman’ın annesinin hayatına dayanan hikâye, gerçekçiliği ile çarpıyor okuyucuyu.<br><br>Kitap hem aşk, cesaret, kurtuluş ve umuda yönelik muazzam bir olay örgüsü ile meramını anlatıyor ve hem de okuyucuyu çeşitli düşüncelere yönelten pek çok soru soruyor: Christine şöyle diyor: “Dün ile bugün arasında öyle çok fark var ki...” ve hemen arkasından ekliyor, “Isaac ile erik ağaçlarının arasında koşturup, birlikte büyüdüğümüz küçük Alman köyüne rüzgârlı tepeden baktığımız günler çok mu geride kaldı şimdi?”Geleceğe dair umutları ve beklentileri olan ve de evlerinde çalışan Yahudi asıllı ailenin oğlu Isaac’e âşık olan Christine Bölz, Nazi Almanyası’nda hayatta kalmaya ve sevdikleri ile birlikte olmaya çalışan bir gençtir. Savaşın başlamasına müteakip, Yahudiler’e yönelik yapılan mezalim baş gösterir: Eli silah tutabilen Alman erkekleri cepheye çağrıldığından, geriye; yaşlılar, kadınlar ve çocuklar kalır. Ari ırk (saf Alman ırk) övülürken, Yahudi asıllı kişiler itilir ve ötekileştirilir. Christine, pek çok şeyin yanında bir de savaş devam ederken kaybolan Isaac’e üzülmektedir. Bunu şöyle ifade eder: “Neyi özlüyorum biliyor musunuz? Isaac ile birlikte yumuşacık ekmek üzerine sürüp yediğimiz erik reçelinin tadını. O erik reçeli benim çocukluğum, hayallerim ve umutlarımdı. Ah Isaac... İnançlarımız yüzünden bu savaş bizi ayırsa da kalbimdeki seni nasıl alacaklar?”Sevdiğinin özlemiyle ve onun nerede olduğuna dair kuşkularla yaşamak zorunda olan Christine’in bu sözleri, kitabın adını da açık eder. Maalesef ki onun tek bir derdi yoktur. Savaş, başlı başına bir travma ortamı sunmaktadır. “Sürekli kulağımda yankılanan bomba ve siren seslerini kim silecek?” diye sorar Christine kendi kendine. Üstüne üstlük ailesi ile birlikte savaşın tehdit ediciliğini de tam üzerlerinde hissetmektedirler. Kendisi gibi ailesinin de hayatta kalıp kalamayacağı sorusu kurcalar kafasını. Güvenli bölgelere tam vaktinde gidip gidemeyeceklerini ve bu kederli düşüncelerin ne zaman sona ereceğini merak eder durur. “Ailem ve ben sığınağa tam vaktinde gidebilecek miyiz düşüncesinden ne zaman kurtulacağım peki?” diye sorduğunda dahi, Hitler Dönemi’nin ve savaş ortamının zorluğunu ve keşmekeşliğini hissettirir okuyucuya. Tüm bunlar bir yana, hikaye umuttan yoksun değildir elbette. Christine, büyük annesinin sözünü anımsar: “Köklerin neredeyse orada çiçek açarsın…” Bu gerçekçi ve üzücü olay örgüsüne karşın, bir yandan da umuda ve sevginin baki yanına böylece dokunur kitap: Christine, Isaac için; “Her neredeysen orada senin yanındayım. Seni seviyorum, sevgilim ve senden hiç vazgeçmeyeceğim. Hem aşk için kimler neleri feda etmedi ki...” der. <br><br>Erik Ağacı kitabı özetle; savaşa, tarihi gerçekliğe, hayatta kalma arzusuna, sevginin sınırlarına ve umudun insan hayatındaki önemine yönelik oldukça gerçekçi bir hikaye sunar. Kitaptaki her bir karakter cesaretli olmaya, kurtuluşu arzulamaya ve aşka dair çok şey söyler.Ardımda Kalanlar kitabı ile oldukça büyük beğeni toplayan Ellen Marie Wiseman’ın yeni kitabı olan Erik Ağacı, okuyucuların yine gönlünü fethediyor.<br><br>Arkadya Yayınları’ndan çıkan Erik Ağacı fiyatı da oldukça okuyucu dostu bir görüntü çiziyor. Gerçekçi hikayeleri seven; tarihi, bir hikâye örgüsü içerisinde deneyimlemeyi tercih eden; aşkı, umudu, kalp kırıklığını ve daha nicesini minimal bir pencereden görmek isteyen okuyucular için Erik Ağacı, ideal bir son dönem romanı oluyor.
Dönem içi en ucuz fiyat: 23 Ocak 2022 tarihinde 27
Dönem içi en pahalı fiyat: 27 Temmuz 2024 tarihinde 151.2
Fiyat Arşivi internetteki fiyatları toplayıp önünüze getirir. Çeşitli satıcılardaki fiyat geçmişlerini görüp en ucuz fiyatları bulmanızı sağlar. Sitede herhangi bir ürün satışı yapılmamaktadır. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz içiniletisim@fiyatarsivi.com